Ne düşünüyormuş? Bir bektaşi, merkebine odun yükleyip şehre gelirken karşıdan tüccar kilikli iki adam peyda olarak:
" Su zindikla alay edeli! " diye Bektasiye yanasip selam verince
Bektasi de durur, merkebi de.
Tüccarlar isaretle:
- Bu esegin ne düsünüyor?
- Odun tasimaktan yorgun düstü de, artik kasabada ticaret etmeyi düsünüyor!
Nutuk Necmettin Erbakan: Refah Partisi demokrasiye saygili olacak
ve hep boyle kalacaktir. Bu parti gerilim yaratacak
kadar salak degildir. Ilk firsatta iktidarin
nimetlerini halka sunacagiz. Ve bu onurun
tek sahibi olacagiz. Seriatin gelmesi
icin calistigimizi soyleyenler guc odaklarina
yakindir. Uzulerek soyluyorum, belki de kan-
dirmak icin daha yalanlar atacaklar. Siyaset kavga-
li olacak. Olsun varsin. Biz Muslumanlar, laik-
lere dusman degiliz. Ortaligi karistiran kisi-
lerin hakkindan gelmesini biliriz!
Şimdi de birer satır atlayarak okuyun!
Olmayanı Bektasi, camide namazdan sonra dua etmis:
"ey ulu Tanrim, bana bir raki parasi ver!"
Yaninda namazini bitiren softa da, ellerini kaldirmis:
"Rabbim, bana iman ver!"
Iki duayi da isiten hoca, Bektasiye:
"Bak, herkes ne isitiyor
Tanri'dan, sen raki parasi. Utanmiyor musun?" demis.
Bektasi usulca:
"Ne yapalim hoca efendi, herkes kendisinde olmayani ister," demis
Öpücük Görünüşü ihtiyar ama kalbi kıpır kıpır olan ihtiyar manifaturacılık yapıyor...
Geçinip gidiyormuş... Günlerden bir gün içeri bir afet girmiş. Ve sormuş...
- Kumaşın metresi kaça?
İhtiyar yaradana sığınmış:
- Metresi bir öpücüktür.
Kız kararsız:
- On metre alayım bari,
Ihtiyarın gözler fıldır fıldır.
On metreyi saniyede keser, kıza uzatır; hesabı ister.
Kız kapıya doğru seslenir:
- Büyükanne hesabı öder misin?
Ölü sayısı Dört kişilik bir eğitim uçağı Trabzon'da mezarlığa düşmüş... Lazlar 80 ceset çıkarmışlar ve ölü sayısının artmasından korkuyorlarmış.
Ördek böreği Acemi er, levazim basçavusuna yakinir :
-Basçavusum, bize yemekte ördek böregi verdiler.Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.
-O halde? diye yanitlar basçavus.Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?
-Sey...yani evet, basçavusum.
-Içinden hiç asker çikti mi, ulan!
Polis yok Temelle Dursun kamyona 6 metre yüksekliğinde eşya yüklemişler.
İstanbul'a götürüyorlar.
Giderken 100 metre ileride bir köprü gözlerine çarpmış.
Köprü yüksekliği 4.50 m. belirtilmiş.
Temel arabayı köprüye 15 metre kala yavaşlamış.
Dursun etrafa bakmış. Temel'e:
- Temel gazla etrafta polis falan yok.
Postacılar Nasrettin Hoca'nın bir gün paraya çok ihtiyacı olmuş ve Allah'a mektup yazmış. Mektupta "Allahım bana yüz altın gönderir misin?" yazıyormuş. Gitmiş mektubunu postahaneye vermiş. Postacılar bakmışlar ki mektup Allah'a gidecek, merak edip mektubu okumuşlar ve kendi aralarında altın toplamışlar fakat 99 tane çıkmış. Bir zarfın içine koyup, Nasrettin Hoca'nın evine bırakmışlar ve kapının arkasından dinliyorlarmış. Nasrettin Hoca mektubu açıp altınları saymış ve Allah'a dua edip "Allahım bi daha şu postacılarla gönderme, hiç güven olmuyor." demiş.
Papağan Adam bir papagan almak icin dükkana girer. Icerde pek cok papagan vardir .Yalniz bir tanesi dikkatini ceker.Papaganin iki ayagindada birer ip baglidir. Saticiya sorar...
-Bu papaganin iki ayagina neden ip bagladiniz? Satici;
-Efendim o, cok akilli bir papagandir. Eger sag ayagindaki ipi cekerseniz sizinle muhabbet eder,sol ayagindaki ipi cekerseniz,sarki söyler.Adam sormus;
Ya ikisinide cekersem? Bu soruya papagan atilmis.
-Düserim salak...!
Resepsiyon Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara dusunuyor.' ulan' diyor
- Ben asagıdan icki isterken Laz olduğum anlasılır mi acaba?
Geciyor aynanın karsisina ve prova yapiyor....
- Bana bir fvisku,,,,,yok boyle anlarlar
- Bana bir raki......'yok' diyor 'boyle de anlarlar'
- Bana bir bira....Tamam diyor böyle iyi anlamazlar...... Ve asagiya iniyor
Masaya dirseklerini dayiyor ve sesleniyor.
-Barmen bana bir bira.
Barmen Temeli biraz suzdukten sonra soruyor:
- Birader sen Laz misin?
Temel:
- Uuuy nasıl anladın diyor;
- Cunku burası resepsiyon, bar karşıda.
Röntgende rotus Temel cok iyi bir doktordur" demis Cemal..
"Nereden biliyorsun" demisler.
"Gecen yil cok pahali bir ameliyat olmam gerekiyordu, param yoktu, rontgende rotus yapti
Saz Hoca'ya saz calmasini bilip bilmedigini sorarlar.
-Evet, diye cevaplar Hoca
Ve Hoca'ya ispatlamasi icin bir saz verirler.
Hoca baslar calmaya
DIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII...
Ayni nota, ayni tel, tekrar tekrar
DIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII...
Birkac dakika sonra, Hoca'nin calmasini keserler.
-Hoca, bu dogru saz calma sekli degil, ayni nota caliyorsun. Saz calanlar, parmaklarini asagi yukari gezdirirler, farkli telleri calarlar!
-Ben biliyorum onlarin neden yukari asagi gezindiklerini ve farkli telleri denediklerini..
-Nedendir?
-Onlar benim halihazirda buldugum *bu* notayi ariyorlar...
Secdeye kapanırsa Bir gun Hoca, yol ustu bir hana inmis. Nuh Nebi'den mi kalmis, Kaalubela'dan mi? Her ne ise.. Her tarafi delik desik olmus;
adeta cokmeye bir basi kalmis. Hoca'nin yuregine bir korkudur dusmus ama, ne desin?
Nihayet bir soz arasinda:
"Yahu, bu senin tavan da ne kadar gicirdiyor be, besik mi mubarek!" diyecek olmus ama, hanci baba hic orali olmamis; sozu sakaya bogarak;
"Agzini hayra ac Hoca, bu gicirti besik gicirtisi degil; tavan tahtalari Hak'ka tesbih cekiyor!" demis.
Hoca'nin kozu kullenirmi? Gozlerini hancinin gozune dikerek;
"Peki ama, demis; ya bu tavan boyle tesbih ceke ceke aska gelip de secdeye kapanirsa, bizim halimiz nice olacak!"
Şoför Temel güç bela bir is bulmus,otobüs soförü olmus.
Güney eyaletlerden birinde zenci beyaz hìrlasmasinin oldugu semtlerin en berbatinda ayni kavga tekrar baslamis.
Temel otobüsü durdurmus,
-Inin asagiya ula, demis, bu otobuste herkes esit zenci beyaz yok hepiniz yesilsiniz ona gore tamam mi..
-Tamam, demisler, peki otobüse nasil binecegiz.
Temel biraz düsünmüs,
-Ula önce açik yesiller,sonra koyu yesiller..
Sunnet diyeyim de... Nasreddin Hoca'nin evine bir gun uc molla misafirlige gelir. Ucu de birbirinden obur seylermis. Hoca ne yemek cikarmissa silip supurmusler.
O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sunnettir" diye ekmekle iyice siyirirlarmis.
Bu sirada odaya Hoca'nin oglu girmis. Mollalar Hoca'yi memnun etmek icin: -Aman ne guzel cocuk...Adi ne bunun? diye sormuslar.
Hoca:
-Adi Farzdir, demis.
Mollalar sasirip birbirlerine bakmislar:
-Bu ne bicim isim Hoca Efendi? demisler. Simdiye kadar boyle bir isim hic duymamistik.
Hoca hemen tasi gedigine koymus:
-Ya, sunnet diyeyim de onu da mi yiyesiniz?
Savaş Büyük bir savas çikmis. Bütün dünya bizim Trabzonlular'a karsi... Derken herkes kendilerine siper kazmis. Trabzonlular ayri bütün dünya ayri. Ve savas baslamis. Trabzonlular bir bir öldürülüyormus bu ise bir çare bulalim demisler. Temel:
-Usaklar herkes egilirse de bizi vuramazlar. Derken herkes egilmis. Diger taraftan da düsman kuvvetleri bir buna çare olarak plan yapmis ve baslamislar:
-Temel kim? oradan bir ses:
- Benim ula... baamm Temel ölmüs!
Bir ses daha gelmis:
-Dursun kim?
- O da benim ula.... bammm Dursun da ölmüs!!
Neyse Trabzonlular da akillanmis ve bu sefer onlar baslamis:
-Hans kim? Ses yok!
-Maykil kim? Yine ses yok! Derken bir ses:
-Hans'a kim seslendi?
-Ben ula... BAAAMM!
Tadı Bektasi kirlarda dolasirken yorulmus. Dinlenmek icin bir agacin altina oturmus. Koyu, yesil gölgesine serilmis agacin.
Yanina düsen meyvelerinden birkacini atmis agzina... Dislemis, agzi kavrulmus.
"Hay Allah kahretsin!" diye tükürmüs.
Biraz öteden durumu gören softa:
"Zindik, o zeytindir. Tanri, kitabinda över." demis.
"Hey Allah'im, kitabina almadan önce bir tadina bakaydin ya sunun." demis Bektasi.
Toplama kampı Hitler kamplarindan birinde bir gun dolasirken Yahudileri toplamis. Bir soru sormus "4 artı 2 kac eder?" Yahudiler "7 eder " diye bagirinca sinirlenen Hitler"Yakin boyle toplama kampini" demiş.
Tetris Temel, bir binanın önünde durmuş, arkadaşlarıda çatıya çıkmış. Temel aşağıdan arkadaşlarına,
-"Ula sen iki kolunu yana aç aşağı öyle atla demiş. Birincisi atlamış gümm.
-İkinciye "Sen sadece sağ kolunu yana aç, öyle atla" demiş.İkincide atlamış gümmm.
-Üçüncüye "Sen iki kolunu yanına yapıştıröyle atla" demiş. Oda gümmm. Yoldan geçen bir adamın dikkatini çekmiş sormuş,
-Kardeşim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına demiş. Temel cevap vermiş,
-Tetris oynayruz.
Üzüm suyu Sultan Abdulmecid bir gun Bogazici'nde buyuk bir bagin tam ortasindaki koshkunde oturan bir Bektasi babasini ziyarete gitmis.
Bektasi, o gün komsu bagdaki bir arkadasini ziyarete gitmis.
O donunceye kadar padisah bagin her tarafini dolasmis.
Bektasi donunce karsilikli konusmaya baslamislar.
"Erenler bagin masallah cok buyuk. uzumunu ne yapiyorsun?"
"Muritlerle ve canlarla birlikte yeriz Sultanim."
"Buradaki uzum yemekle biter mi?"
"Yemedigimizi de sikip ficilara basar, suyunu iceriz!"
"Peki ama, ******** uzum sarap olmaz mi?"
"Vallahi Sultanim, biz uzumu sikip ficilara basariz. Allah ne isterse o olur.
ust tarafina karismak haddimize mi?"
Uğursuzluk Avci Sultan Mehmet bir gün adamlariyla beraber aksama kadar bir keklik bile vuramaz.
Bunun sebebinni de, sabahleyin gördügü bir dervisin ugursuzluguna baglar. Solaklara seslenir. Saraydan cikarken, su su tipte, sivri külahli, sirti kambur birinin önünden gectigini ve hemen bu adami bulmalari emrini verir.
Tarife göre Bektasi babalarindan ayyas Hamza Babayi yaka paca huzura getirirler.
Sultan:
" Bre ugursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyinkarsima ciktin. Bu yüzden aksama kadar bir ava rastlayamadim. Bu ne ugursuzluktur. Vurun kellesini... "
Bektasi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dilegini aciklamak icin söz alir:
" A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadiniz. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördügüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum.
Söyleyin, ugursuzluk hangimizde!... "
Ucuz ve tatlı Müller akşama doğru Hamburgda bir otele yerleştikten sonra, sokağa çıktı. Geceyi eğlenerek geçirmek istiyordu. Bir taksiye bindi, şofor sarışın ve güzel bir kızdı. Ona:
- "Beni bu gece en ucuz ve en tatlı eğleneceğim bir yere götürün," dedi.Şoför kız:
- "En ucuz ve en tatlı" dedi ve hareket etti.
Uzay Üçüncü Bogaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türklerden olusan bir konsorsiyum almis. Tam açilisin yapilacagi sirada kurdele kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yikilmis.
Japon: 'Gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarim' diyerek harakiri yapmis.
Amerikali: 'Gitti çeliklerim, tonlarca çelik yikildi' diyerek tabancasini çekip intihar etmis.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanindakilere dönmüs: 'Iyi ki çimento koymamisim, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...
Yavaşla Adamin biri yeni bir araba almis. Otobana çikmis. Arabasiyla son sürat gidiyormus. Biraz sonra bir tabela görmüs. Tabelada "YAVASLA 180 km" yazdigini görmüs. Adam ilk günden ceza yememek için hizini 180 kmye indirmis. Biraz sonra bir tabela daha görmüs. Tabelada "YAVASLA 100 km yaziyormus. Adam hizini 100'e indirmis. Daha sonra bir tabela daha, bir tabela daha adamin hizi 10'a kadar inmis. Araba artik sallana sallana gidiyormus. Biraz sonra bir tabela daha görmüs. Tabelada" YAVASLA KASABASINA HOS GELDINIZ" YAZIYORMUS.
Yedek motor Temel ile Dursun Almanya'da yasarlar.Ikisi de volkswagen'in kaplumbaga tipli arabasindan almistir.Birgün isten eve giderken Dursun'un volkswagen'i bozulur.Saga yanasir Dursun.Aracin ön tarafina gelir ve bagaj kapagini açar ve baslar kara kara düsünmeye.Tam o sirada arabasiyla Temel geçer.Temel Dursun'u görür ve o da durur.Yanasir Dursun'a:
-Ula Dursun nooldi?
Dursun aglamakli bir halde:
-Sorma Temel gelirken yolda motoru düsürmüsüm.
Temel gülerek kendi arabasinin motor kapagini açar ve:
-Üzülme usagum, Alaman usaklar herseyi düsünmüs.Benim bagaja yedek motor koymuslar.
Yılan Temel Yilan Temel, yilan Dursun'a sormus:
"Ula Dursun, biz zehirli miydik?
-Niye sordun?
-Dilimi isirdim da...